KİMLİKSİZLEŞTİRİLMİŞ BİR HALK: KKTC’NİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde hangi kapıyı çalsanız, kiminle dertleşseniz, aynı yaralı hikâyeyi duyarsınız. Kimliksizleştirilmiş bir halkın feryadı yükselir her köşeden. Kimi, Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu alamamış; kimi, KKTC vatandaşlığına kabul edilmemiş. Dokunduğunuz her yerde bir ah, her nefeste bir sızı...

May 23, 2025 - 08:00
May 22, 2025 - 22:04
KİMLİKSİZLEŞTİRİLMİŞ BİR HALK: KKTC’NİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
           
               

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde hangi kapıyı çalsanız, kiminle dertleşseniz, aynı yaralı hikâyeyi duyarsınız. Kimliksizleştirilmiş bir halkın feryadı yükselir her köşeden. Kimi, Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu alamamış; kimi, KKTC vatandaşlığına kabul edilmemiş. Dokunduğunuz her yerde bir ah, her nefeste bir sızı...

Kimlik sorunu, bu coğrafyada bir yara gibi kanıyor. Öyle bir yara ki, Anayasa Mahkemesi’nden AİHM’ye kadar uzanan tüm itirazlar, hukuk dışı gerekçelerle reddediliyor.

Adalet, bu topraklarda kimliksizlerin çığlığına sağır.

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin hukuksuz uygulamaları, bir kimlik meselesinden çok bir insanlık dramına dönüşmüş durumda.

Asırlardır aynı toprağı paylaşan, aynı kültürü soluyan, aynı oyunlarla büyüyen, kapı komşusu, çocukluk arkadaşı, aynı sofrada ekmek bölüşenler şimdi birbirini kimliksizleştiriyorlar.

Bu sorunun altında yatan asıl mesele, iki tarafın da kontrolünü yitirdiği nüfus yapılanması. KKTC’de olduğu gibi Güney’de de bu sorun bir risk olarak büyüyor.

Vatandaşlık politikaları ve denetimsiz ekonomik yapı, kimlik krizini körüklüyor. Her iki devlet de, bu kaosun gelecekte yaratacağı krizlere karşı toplumu korumak için çaresizce önlemler almaya çalışıyor. Ancak işin içine siyaset karıştığında, kuru da yaş da yanıyor.

Annan Planı ve Crans-Montana görüşmelerinin Rum Yönetimi tarafından çıkmaza sürüklenmesi, kimlik kararlarıyla birleşince iki toplum arasında kapanmaz uçurumlar açıyor. Bu hukuksuz uygulamalara karşı ne yapacağımız hayati önem taşıyor.

Ama görünen o ki, ne bu yaraya derman olacak bir hükümet var, ne de kafa yoran bir yetkili.

Bir büyüğümüzün dediği gibi, “Rum tarafının niyeti bizi kucağa oturtmak.” Peki, onların niyeti bu olabilir, ama bizim niyetimiz ne? Bizim muradımız ne?

Ülkemin kaderini akışına bırakmış, umudunu yitirmiş bir halkın sessizliği, teslimiyetten başka ne olabilir?

Beni bağışlayın, ama mevcutlarla benim beklentim tükendi.

Allaha Şükür ki, bizim yerimize düşünen birileri var! Bakalım bize nasıl bir kader çizecekler? Tam bir teslimiyetle, bağlılığımızı bildirdik. Artık ne olacaksa, akışına bıraktık...

What's Your Reaction?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow