“KRAL ÇIPLAK, TURİST KAYIP"
Bazı konular toplumda çok fazla dikkat çekmez; ancak siyasi etkiler veya konunun paydaşlarının sesini yükseltmesiyle gündeme gelir, tartışılır, analiz edilir ve genellikle sadece konuşmalarla sınırlı kalır.

Bazı konular toplumda çok fazla dikkat çekmez; ancak siyasi etkiler veya konunun paydaşlarının sesini yükseltmesiyle gündeme gelir, tartışılır, analiz edilir ve genellikle sadece konuşmalarla sınırlı kalır.
Bu tür konular, ekonomik sorunlar, güvenlik kaygıları veya eğitim gibi temel meselelerin gölgesinde kalan kitleler için lüks ya da gereksiz görülür. Konunun paydaşları ise içinde bulundukları durumu ülkenin genel koşullarına bağlayarak yalnızca masa başında konuşur ve mevcut durumu kabullenir.
Bu durum, siyasi aktörler ve onların iş birliği yaptığı sektör temsilcileri için sınırsız bir hareket alanı yaratır.
Çünkü konu, halk ve küçük işletmeler tarafından artık kanıksanmıştır. Böylece siyasetçiler ve onlara yakın sektör temsilcileri, kendileri için bir "kazan-kazan" alanı oluşturur.
Bu sektör, emlak gibi geniş bir ağa sahip değildir ve bu yüzden kamuoyu oluşturma gücü de sınırlıdır. Emlak sektöründe, arsa sahibinden alıcıya kadar uzanan süreçte mimarlar, mühendisler, kalıpçılar, boyacılar, hırdavatçılar, elektrikçiler gibi onlarca sektör ve binlerce insan yer alır. Bu nedenle emlak sektöründe anlık tepkiler ve toplumsal reaksiyonlar görmek mümkündür.
Ancak KKTC’de durum farklıdır. Siyaset ve siyasiler için önemli olan kaynak, kumarhaneli oteller ve bu otellerin sahiplerinin talepleridir. Adına "turizm" denilse de, aslında ülkenin bu alandaki yatırımları büyük oranda kumarhaneler üzerine kuruludur. Ülkenin en büyük gelir kaynağı da turizmdir.
Peki, eğitimden pazarlamaya, yatırımdan devlet desteğine, teknolojiden ulaşıma kadar turizm sektörüne nasıl destek veriliyor? Gelin, bu soruyu biraz açalım.
KKTC, 3.355 km²’lik küçük bir coğrafyada bir turistin ilgisini çekebilecek pek çok özelliğe sahiptir: muhteşem deniz, harika bir doğa, dünyada tel örgülerle ayrılmış tek başkent, terk edilmiş bir şehir, farklı medeniyetlerden kalma tarihi doku, Akdeniz’e özgü gastronomi, tertemiz bir hava ve göz kamaştıran bir güneş.
Yukarıda yazmış olduğumuz niteliklere sahip bir ülke, tanıtım ve pazarlama konusunda nasıl bir yol izlemelidir. İşte tam bu noktada sayın yetkililer işin akademik kısmı ile ilgili gerekli master plan çalışmalarını yapmış. Marka ve vizyon belirlenirken tüm bu niteliklerden nasıl yararlanılmış.
Öncelik tabi ki hedeflediğiniz turisti konaklatacak yatak kalitesi ve kapasitesi belirlenir, gelecek turisti kategorize etmeniz gereklidir “ kültürel, gastronomi, inanç, sağlık, doğa, kumarhane yada etkinlik ve festival” ve kategorize etmiş olduğunuz turizm ziyaretlerini 12 aylık zaman dilimine paylaştırıp ona göre organizasyonlar belirlemeniz gerekmektedir.
Şayet organizasyonları otel ve acentelerin inisiyatifine bırakırsanız haklı olarak otel, kapasitesini doldurmak ve iş yapmak amacı ile hareket edeceklerdir. Neticesinde de sadece otel içerisinde hareket eden, adaya giriş çıkışları ile adaya gelen turist sayısı adı altında istatistiki veri olarak işlenecektir.
Bunun karşılığı olarak internetten arama yaptığınızda yapay zeka size şu bilgiyi verecektir “2024 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) ziyaret eden turist sayısı 1,8 milyonu aştı. Bu sayı, 2023'e göre %18,6 artış gösterdi ve Türkiye'den gelen turistlerin sayısı da %22,3 arttı.”
Organize İşler filminin unutulmaz sahnesinden şu replik geliyor insanın aklına
"Araba Nerde? Para Nerde?
İşte filmdeki bu ironik repliğin farkına 2025 yılında varan bir yatırımcımızın “KRAL ÇIPLAK” demesi ile turizmin kötü gidişi gündem yarattı. Hâlbuki 2 yıldır bunun sinyali ayan beyan ortada ama ses çıkaran güçlü isim yoktu.
Sonuç olarak ORGANİZE İŞLER bunlar eee bir gün bu kötü gidişin sizi de içerisine çekeceğinin farkına varmak için illa tökezlemek lazımmış. Bir de itiraf sektörün yetkili isminden gelince Kralın Çıplaklığı malumun ilanı olmuş oldu.
2025 tüm dünya da bir kriz hali demek sadece günü kurtarmaktır. Yıllardır yapmış olduğunuz ORGANİZE İŞLER filmi gibi bir yönetimin neticesi olarak bundan iyisini bekleyemezdik.
Yazımızı Neyzen Tevfikin içerisinde bulunduğumuz durumu özetleyen sözü ile bitirelim, durumun ahvalini anlatması nedeniyle affınıza sığınarak biraz absürt bu sözü olduğu gibi kullanmam gerekiyor.
“Sıçtı Cafer bez getir. Cıvık sıçtı tez getir.”
What's Your Reaction?






