Anneler ve Kızları

Hep ağzıma gelen ve bir türlü yazamadığım bir konu bu: anneler ve kızları. Evet, bugünkü konumuz, travmalarıyla savaşırken anne olmuş kadınlar olacak. Bir yandan da düşünüyorum; bu kadar iyi anne olmak isterken, çocukları en mutlu, en başarılı çocuk olsun isterken neden yaralıyorlar kızlarını? Anne ile kız arasında nasıl bir ilişki var, buna biraz daha yakından bakacağız.

Nov 10, 2024 - 10:21
Anneler ve Kızları
 
 

Hep ağzıma gelen ve bir türlü yazamadığım bir konu bu: anneler ve kızları. Evet, bugünkü konumuz, travmalarıyla savaşırken anne olmuş kadınlar olacak. Bir yandan da düşünüyorum; bu kadar iyi anne olmak isterken, çocukları en mutlu, en başarılı çocuk olsun isterken neden yaralıyorlar kızlarını? Anne ile kız arasında nasıl bir ilişki var, buna biraz daha yakından bakacağız. Çok da hassas bir konu olduğunu bilerek kaleme alacağım. Evet, belki bir kızım yok, belki haddim değil; bununla birlikte, 20 yıllık spiritüel koçluk deneyimim, bana bu konunun en büyük yara olarak karşımıza çıktığını gösterdi. Her ülkede bir anne ve bir de kızı var maalesef.

Bakalım, anneler ve oğulları ile kızları arasında nasıl bir farklı ilişki var. Öyle ya, bu yazının konusu neden anneler ve oğulları değil de anneler ve kızları? Evet, her annenin bir kızı yok; fakat her kızın bir annesi var. Bundan dolayı bu yazıyı, kızlar olarak yazacağım; lütfen sizler de öyle okuyun.

Bir annenin kızı olmanın ne demek olduğu üzerinden yazıyı yapılandırmak, daha anlaşılır kılacak gibi görünüyor. En çok karşılaştığım travmatik durum, annelerin kendi travmalarından ötürü kızlarını görememeleri, algılayamamaları. Onları kendi devamları gibi algılamaları. Evde yetişemediği görevler hep kızlara paslanır. Annenin sorumlu olduğu her şeyden sorumlu olması beklenir. Elbette hiçbir kız çocuğu sorumlu değil. Kız çocukları, anneleriyle arasında çok güçlü bir bağ kurar; kendisini annesi sanır. Bu ayrışmanın sağlıklı bir şekilde olması için özel ihtimam gerekir. Evet, biz annelerimiz değiliz. Onların hikâyesinin devamı hiç değiliz. Kocası, annesi, babası, yardımcısı değiliz. Biz de annemizin alanına doğuvermiş minicik bir çocuğuz. Evet, çoğu kız çocuğuna kendisine ait olmayan duygular yüklenir. Kızlar, annelerinin duygularını taşımaya başlar. Annesi erkeklere kızgınsa kızgın olur, mükemmeliyetçiyse mükemmel olmaya çalışır. Nedense bir türlü olduğumuz gibi olmak, kız çocuğu olmak için yeterli değildir. Bazı durumlarda koca kız oluruz, bazı durumlarda kötü kız, bazı durumlarda başarısız. Annesinin yapmış olduğu yakıştırmalara inanmaya başlar kız çocuğu. Kendini çirkin sanır, ne biçim kız olduğunu düşünür, fazla asi veya uyumsuz sanabilir. İş bilmez sanabilir. Bildiği işler annesiyle aynı değilse hele, tamamen yandı. Hele annesinin hayallerini süsleyen kişi değilse, bittin.

Daha sayamadığım bir sürü yargı ve arkasından gelen görev listesini bir kız çocuğu nasıl kaldıracak? Annesi başarılı bir iş kadını ise kızından daha başarılı olmasını ister anne. Hep onaylanmamış kadınlar topluluğu çıkıyor bu kümeden. Sevilmeyen veya sevilse bile, yargılanan, suçlanan. Hem de en yakını, en sevdiği annesi tarafından. Bu durum nasıl kadınlar yaratıyor? Bir kere inanılmaz bir kabul görme ihtiyacını beraberinde getiriyor. Dışarıda onu onaylayan biri olduğunda iyi hissedebilir. Yaptığı her şeyi, onaylanıp onaylanmadığına göre değerlendirebilir; saçının rengine kadar. Sevdiği her şeyden, kendinden vazgeçip farklı biri gibi yaşamaya başladığında, kızınız asla mutlu olmayacak. Yine de mi itibar, saygı, itaat? Gerçek iletişimi öğrenememiş oluyor çoğu. Kendini tanımıyor; ne sevdiğini, neyden hoşlandığını bilmiyor. Tüm bunlara rağmen annenin çizdiği rotada gidiyorsa kızlar, harika. Muhteşem saygılı çocuklar oluveriyorlar. Eğer biraz dışına çıkıyorsa günahkâr, saygısız, çirkin.

Haydi, birlikte hatırlayalım sevgili anneler: Sizin annenizle ilişkiniz nasıldı? Mutlu bir yaşamınız oldu mu? Sizin hikâyeniz nasıl? Annenizin bayrağını taşıyormuşsunuz mesela. Hiçbir kız çocuğu annesinin devamı değil. Annesinin görevlerinden sorumlu değil. Her bir kız çocuğu harikalar yaratan iki el, iki göz, iki kulak. Annelerin acıları, sıkıntıları, yükleri, dışlanmışlık veya zavallılıkları da onlara ait değil.

Haydi, soralım kendimize: Bir kız olarak neredeyiz? Nasılız? Ne severiz? Nasıl hissederiz? Bizim yaşam yolumuz ne? Ne yapmak istiyoruz? Bu soruları soralım ki, annemizle olan sevgi bağlarımız daha da güzelleşsin. Daha da kendimizi sevelim, görelim; nasılız, ne yaparız.

What's Your Reaction?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow