Sakalım yok ki
Azıcık çekim yasasını duymuş arkadaşların büyülü bir şekilde niyetler oluşturmaları, imgelemeler yapmaları, duvara asılan resimler, telefona ekran resmi olarak koyulan imgeler hepsi çok tatlı da birinin o işin öyle olmadığını söylemesi de lazım hani. Arada tutturan, yaşamına getiren arkadaşlar da var tabii. Onlar daha motive bir biçimde uğraşmakta.
Ben öyle yapmıyorum. Elbette istediğim, arzuladığım birçok şey oluyor. Mesela kozmik alanda bir eğitici olarak daha da tanınmak, bilinmek. Bir sürü öğrencim olmasını arzuluyorum. İnsanız, bu dualite evreninde elbet arzularımız olacak. Hep sahip olduklarımızın çoğalmasını istiyoruz. Biraz değişip dönüşmek arzusunda da olsak daha mı kolay olacak bu yolculuk?
Bazen düşünüyorum, herkesin sihir yeteneği olsa. Çata çuta birbirini enerji ile döverdi herkes. Ya da istediğini yapmaya zorlardı. Bir hayal edelim mi şu anki bilinçle neler yapar insanlık?
İkili ilişkilerden başlayalım. Elimize verilmiş olan bu sihirli toz ile hemen değiştirmeye başlardık, öyle değil mi? Çok eğlenceli görünüyor, değil mi? Daha da detaylandıralım; örneğin değiştirmeye başlayalım bakalım kocalardan. Ayyy her gün iltifatlarla kaldırsın yataktan. Her yaptığımız şey için teşekkür etsin mesela. Evde her kullandığı şeyi eski haline getirse mesela... Ay çok heyecanlı. Gelsin sihirli toz o vakit. Biraz daha muma çevirirdim ama hele bir de kızdırırsa beni. Alevli toplardan gönderiverirdim. Ay yok, kötü bir şey olursa üzülürüm alevli toptan vazgeçtim diyene dek toplar gider ortalığı yakıverir mi? Eee onda da var sihirli toz. O da beni sessizleştirirdi herhalde. Konuşamaz (dırdırsız) bir hale sokardı. O çok sıkıcı olmaya başladı bu iş. Şu üst komşu var bizim, bir de ayarsız ona da bir ayar çekerdim. AAA illa karışacağım herkese. Hele gıcık olduğumuz, bize haksızlık eden insanlara gelse sıra. Yapar mıydık kötülük? Yok ya yapmazdık. Azıcık yapardık ders olsun diye. Yaptıkları da yanlarına kalmasın canım. Ateş topu atmazdık da. Başka şeyler mesela para kaybetsinler. Parasız kalsın bizden borç istesinler biz de ha ha diye dalga geçsek. Ay yok, üzülür veririz borç hemen. Yine olan bize olur. Bir de onda da sihirli toz olacak, imanımızı gevretir. Kim bilir neler yaparlar. Eee çıkar, evini elinden alacak, aile huzurunu bozacak, bundan mutlu olacak çıkmaz mı? Ben bakıyorum etrafa sayıları hiç de az değil vallahi. Ben bahçe çok severim. Aşağıyı bahçe yapardım. İncir ağacı koyardım bir tane. Peki, incir ağacı sevmeyen, nar seven biri onu değiştirmez mi nar ağacı ile? Bir de kimin yaptığını da bilemeyeceksin sihirli toz ile. Sokaktaki evleri beyaza boyar, tabelaları kaldırırdım. (Allah izdiham çıktı sabahtan. Herkes tabelasını arıyor. Tabela düşmanıyım da azıcık. Nasıl kaotik bir şekle sokar ya şehirleri. Karma karışık tabelalar. Her biri en çok beni gör diye bağırır yoldan geçenlere. Hadi şık ve uyumlu yapsalar bir şey demeyeceğim. Sabah bir kalkıyorum, aa biri şehri ağaçlandırıp benim evi başka hiç bilmediğim bir şehre yollamış. Benim evin yeri minik bir orman olmuş. Şimdi sorarım ben ona. Bunu nasıl yapar yaa. Ben de onun evini denizin ortasına göndereyim de görsün. Bir de kesin anneme sihirli toz atardım azıcık mutlu olsun keyif almaya baksın diye. Neşe tozları saçardım şehre birazcık. Bir bakacaksın herkes dans ederek bir şey yapıyor.
Böyle hayal kurarken Orhan Veli'nin çok sevdiğim bir şiiri geldi aklıma:
“DALGACI MAHMUT
İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah.
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.
Deniz yırtılır kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim...”
Deniz deyince, denize çöp atanları da çöple birlikte denize atıveririm, alimallah. Sihirli toz var elinde, birazcık çöpünü toplasın ya. Hele benim anacığım versen tozu eline, tokatlayacağı öyle çok kişi çıkar ki. Sıraya sokmak gerekir bizim sülaleyi. Tombul Osmanlı tokat atan tatlı yüzlü bir cin çıkartırdı lambadan. Onu yollardı sırayla bam bam bam. Heyt be, tokatçı cin bunu sevdim. Lakin annem o tokatçı cini bana da gönderebilir, sağı solu belli olmaz. Hayır, bir gün öper sever, diğeri gün tokatçı. Yok, hiç güzel olmadı bu. Kaygılı bağlanma oluyor sonra. Yasemin kokusunu çok severim, sokağı donatsam yaseminle, akşam yaptım yaseminleri, sabah kalktım bizim üst komşu rahatsız olmuş kokusundan, hepsini sarmaşık yapmış. AAA şimdi bayılacağım.
Evet, gelelim sadede; niye kurduk bu hayali şimdi durduk yere. Görelim istedim başkalarının alanına giren o masumane isteklerin pek de masum olmadığını. Günün sonunda bizim tokatçı cin herkese bir şaplak atardı herhalde. Bilinç seviyesi çok farklı, dolayısıyla istek ve arzu duyduğu şeyler çok farklı insanların. Kimisi mutsuzluktan beslenir, kimisi acındığında değerli olacak sanır vs. Çok da güzel olmaz yani sihirli toz. En masumu başka birilerini yönetmeye çalışıp iyilik olsun diye onları değiştirir. Öyle bir olmalı ki hem herkesi hem kendini düşünebilen, kapsayıcı bir davranış geliştirebildiğinde insanlık, belki sihirli toz verirler elimize. Ve o vakit bizim tokatçı cin, çiçekçi cin oluverir.
Kıssadan hisse; haydi şimdi bakın bakalım çocuklarınızı, eşlerinizi hatta anne babalarınızı nasıl değiştirmek istersiniz. Neden kendi arzularınızı herkesin arzusu sanarak bunu çok masum bir şey gibi hastalıklı şekilde yayarız? Öyle ya bütün çocuklar doktor olacak. Haydi bakalım, şimdi kendinize soruyorum: Sizin arzunuz ne? Kendinizle ilgili arzunuz. Hiç kimsesiz arzunuz. Tek tek cevap istiyorum her birinizden. Sakalım yok ki dinleyesiniz beni. Bakın atıveririm sihirli toz hepinize haa.
Haftaya görüşmek üzere, sağlıcakla kalınız.
What's Your Reaction?