SİYASİLER HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ WİN WİN OYUNUNU OYNAMAYA DEVAM EDECEKLER

Rum Meclisi Genel Kurulu, DISY Milletvekili Rita Theodorou Superman'ın, üçüncü kişilere ait arazi veya gayrimenkulü herhangi bir şekilde işgal etme, işleme veya işletme suçunun işlenmesi halinde öngörülen hapis ve para cezasının artırılması amacıyla ülkenin ceza kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısını kabul etti.

Genel Kurul’dan geçerek yasalaşan öneri ile “üçüncü şahsa ait taşınmaz mal tasarruf eden, işleyen veya kullanan kişilere” bugüne kadar öngörülen hapis cezası 2 yıldan 5 yıla, para cezası da 5 bin Euro’dan 10 bin Euro’ya çıkarıldı.

Çıkarılan bu yasa ile hali hazırda sıkıntı yaşayan inşaat sektörü daha derin yaralar alacakmış gibi gözüküyor.

Güney Rum kesiminin bu hamlesini bizim siyasiler şu şekilde yorumladı;

Ünal Üstel Hükümetinin, yabancıların satın aldığı taşınmaz malların vergi oranını yükselterek ciddi bir kaynak yarattığını ve bu kaynak ile KKTC’nin kalkınma yönünde büyük ilerleme sağladığını vatandaşın alım gücünün ve ülkenin gelişimi anlamında Rum Kesiminde kaygı yarattığı yönünde.

Bu öngörülü ve toprak satarak ülkenin gelir kazandığı yönünde beyan veren hükümet yetkilileri, yabancıya toprak satarak ülkenin kalkındığını söylemeye cesaret edecek bir ülke bulabilir misiniz?

Bu satılan Emlakları alan kim, satan kim?

Amaç sadece emlak satışı olduğu için yapılan bu satışlardan sadece kasanıza giren vergi miktarının hesabını yaparsanız ileride ülkenin demografik ve sosyal yapısının değişimi ile oluşacak sorunların hesabını da veremeyeceksiniz.

Hali hazırda oturmuş olduğunuz koltukların teslimiyetini verdiğiniz koltuklar sizin ne kadar ömrünüz olduğunu ve ne kadar süre iktidar olacağınızı belirlemeye devam edecektir. 

Rum’un bu hamlesi basit sıradan bir hamle olarak görülmemeli ip sırtında giden KKTC ekonomisi sırtını dayadığı en büyük sektör olan inşaat sektörü ise büyük bir ekonomik krizin eşiğinde.

Türkiye cumhuriyeti ile yapılan protokoller neticesinde ayakta duran KKTC ekonomisi emlak ve inşaat sektörü ile uzunca bir süre suni güçlü bir ekonomi olarak ayakta öz sermayesi gibi gördüğü toprak satışıyla da ayakta durdu.

Bu duruş Kıbrıs Türkünü toprak satışı ile güçlü tutarken yabancı yatırımcı için cazibe noktası haline getirdi.

Siyaset ve Bürokrasi bu toprak satışından gerekli rantını sağladı.

Şimdi sıra Rum’un bu hamlesi ile bedel ödeme zamanı gelmiş gibi gözüküyor.

Şayet Rum bu kararını uygulamaya geçirir ise işte dananın kuyruğu kopacak ki bunun ile ilgili ilk adımı KKTC de en büyük emlak yatırımını yapan Afik Grup tarafından CaesarProject Kurucu Başkanı SimonMistrielAykout, Haziran 2024 tarihin de tutuklayarak göstermiştir.

Gelelim esas konuya;

İki devletli politika kağıt üzerinde güçlü bir argüman gibi gözükse de bunu sağlayacak unsurların hayata geçirilme süreci sadece uluslararası arenada söylemlerle değil fiili uygulamalarla da ispatı vücut edilmeli.

İşte bu noktada yukarıda ifade ettiğim protokol ve inşaat sektörü ile ayakta tutulmaya çalışılan KKTC ekonomisi Rum’un bu hamlesi ile negatif reaksiyon gösterirken,

Devlet eliyle yerli üretim ve yatırım neredeyse yok olmak üzere. Kıbrıs Türkünün en büyük kozu olan turizm ve eğitim sektörü siyasilerin beceriksizlikleri ve peşkeş zihniyeti ile itibar suikastına uğramıştır.

Sadece kumar turizmine dönmüş turizm sektörü ve buna istinaden sahte diploma ile niteliksizleştirilen eğitim sektörü bunun bedelini 2025 yılı itibari ile ödeyecek gibi görünüyor.

Bu bedeli ödeyecek KKTC vatandaşıdır.

Siyasiler her zaman olduğu gibi winwin oyununu oynamaya devam edecekler.

Burada ilk gösterilmesi gereken reaksiyon CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ ile yaratılmalıdır.

Bize dayatılan bu kirli düzenin ilk fraksiyonu camdan saraylarında oturup yaratılan kokuşmuş sisteme bizi alet etmek isteyenlere VATANDAŞ OLARAK BİR DURUŞ SERGİLEMEMİZDİR.