EĞER GÜÇLERİ YETSEYDİ, HAKSIZLIK ETMEK FIRSATINI BULAN HERKES, HAKSIZLIK EDERDİ
Platon’un 'Devlet' adlı eserinde ilginç bir hikaye vardır. Hikâyeyi birkaç kez şöyle sindirerek okumanızı okurken de kendilerini makamlarla kamufle etmeye çalışan ahlaksızları gözünüzün önüne getirin. Toplumun ahlakını hak ve adaletini manipüle ederek, ahlaklı olduğunu ifade eden karakterleri koyun karşınıza.

Platon’un 'Devlet' adlı eserinde ilginç bir hikaye vardır. Hikâyeyi birkaç kez şöyle sindirerek okumanızı okurken de kendilerini makamlarla kamufle etmeye çalışan ahlaksızları gözünüzün önüne getirin.
Toplumun ahlakını hak ve adaletini manipüle ederek, ahlaklı olduğunu ifade eden karakterleri koyun karşınıza.
Devletin bütünlüğü halkının adaletsizliğe, yasama yürütme ve yargının eşitliğine, yönetenlerin kamu ve özelin hak ettiği liyakat esasına bağlı hareket etmesiyle mümkündür.
Ahlaksızlaşmış bir siyasi yapı devlet bütünlüğünden çok kişisel çıkarlarının arkasına sığındıkça aşağıda anlatılan hikaye ve onun için yapılan tüm yorumlar ahlakın şartlı yapıldığının ispatıdır.
Memleketin tüm değer yargılarıyla oynamaya çalışan zihniyetin amacının küfürsüz, saygılı ve adaletli bir yapıyı oluşturmak istediğine inanmak en az onun kadar ikiyüzlü olmak demektir.
Bu bağlamda tüm suçu siyasi erke yüklemek yanlıştır.
İŞTE BUNUN TAMDA KARŞILIĞI BU HİKAYEDİR.
Hikaye şu şekilde;
"Gyges, Lidya kralının hizmetinde bir çobandır. Günün birinde bir deprem yüzünden yer çatlar ve hayvanların otladığı yerde derin bir yarık açılır. Bu yarığın içine inen meraklı çoban, orada altın bir yüzük bulur ve yüzüğü alır.
Çobanlar ay sonunda krala hesap vermek için toplanırlar ve Gyges toplantıya bu yüzükle gelir. Otururken yüzüğün taşını farkına varmadan avucunun içine çevirir. Bunu yapar yapmaz 'görünmez' olur. Kendisi de dahil, orada bulunan herkes şaşırır. Yüzükle oynarken taşı çevirince bu kez görünür olur.
Böylece Gyges, yüzüğün tılsımını keşfeder:
'Yüzüğün taşını içeri çevirince görünmez oluyor, düzeltince görünür kalıyor.'
Bunun üzerine aklınca bir plan yapar ve görünmez olarak saraya girer, sarayda kraliçeyi baştan çıkartır, onun yardımıyla kralı öldürüp, kralın yerine geçer..."
Hikaye bu ya görünmez yüzüğün sahibi olma üzerinden, insanın doğası anlatılmaktadır.
Öyle ki 'her istediğini korkmadan alabilmek, dilediğini yapabilmek, büyük bir güce erişmektir. Üstelik de kimse güç (yüzük) kendisini göstermediği için dürüst bilinecektir.
Böyle bir yüzüğe sahip olduğumuzda acaba biz ne yapardık?
Artık yakalanıp ceza görme tehlikesi yoksa her türlü sıkıntıdan uzak, yakalanma, ayıplanma, dışlanma korkusu olmadan her şeyi yapabilecek bir güce sahip olsak, hiç kimseye hesap verme endişesi taşımasak, ahlaklı olabilir veya ahlaklı kalabilir miydik?
ChrisHorner, EmrysWestacott'ın birlikte yazdığı kitapta bu konuyla ilgili cevabı şöyledir:
"Kimse mecbur olmasa ‘ahlâklı’ davranmaz!
O halde ahlâk oynamak zorunda olduğumuz çok gelişmiş, ince bir oyun, toplumda yaşamak için ödediğimiz bir fiyattır.
Ahlak insanları itaat ettirmek için yaratılmış bir kurallar bütünü, güçlü olanı istediği şeyi yapmaktan engellemenin yoludur.
Gerçekten güçlü olanlar, beyinleri yıkanıp, suçluluk duygusu duymadıkça, istedikleri şeyi elde ederler. Gerçekten endişelenmeye değer tek bir kural var: O da sadece yakalanmamak!..”
Peki, öyleyse ahlaklı olmanın farkı nedir?
Ahlak, hayata bir düzen/ölçü getirir ve bu ölçü, gücün kullanımını belirler. Ölçü 'adalet' yolunda 'hak' olarak kendini gösterir ve 'kanunla' somutlaşır.
Hak ve adalet, haddi aşıp ötesine el atmamak ve başkasına zarar vermemek üzere bir sınır çizer...
Platon kitapta, 'şeytanın avukatlığını' yaparak bir yerde şöyle der: “Haksızlıktan şikâyet edenler, haksızlığa uğrayanlardır".
Eğer güçleri yetseydi, haksızlık etmek fırsatını bulan herkes, haksızlık ederdi.”
Görüyoruz ki kendinde olandan fazlasını istemek, bunu iyi bir şey sayıp, ardına düşmek, insanın doğasında olan bir şeydir...
İşte bizi haksızlıklardan alıkoyan, eşitlik duygusuna ve saygısına götüren şey, kanundur!
Devlet için kanun, her zaman kayıtsız ve şartsız gereklidir... (Platon’un “Devlet”adlı kitabından alıntı)
What's Your Reaction?






