KKTC Siyaseti: Liyakat mi, Taban mı?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) siyaset sahnesi, bir avuç siyasetçi ve onların finansörlerinin gölgesinde şekilleniyor. Bu gölgede büyüyen siyaset, kendisini finanse edenlerin arzularına hizmet etmek için yasal zemine ihtiyaç duymuyor. Peki, bu konsolide yapı kime yarıyor? Ne yazık ki, halka değil. Ülkenin içinde bulunduğu istikrarsız tablo, ekonomiden çok karaktersiz bir siyasetin eseri. Sonuç mu? Mağdur olan yine vatandaş.

Jun 13, 2025 - 07:07
KKTC Siyaseti: Liyakat mi, Taban mı?
           
               

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) siyaset sahnesi, bir avuç siyasetçi ve onların finansörlerinin gölgesinde şekilleniyor. Bu gölgede büyüyen siyaset, kendisini finanse edenlerin arzularına hizmet etmek için yasal zemine ihtiyaç duymuyor. Peki, bu konsolide yapı kime yarıyor? Ne yazık ki, halka değil. Ülkenin içinde bulunduğu istikrarsız tablo, ekonomiden çok karaktersiz bir siyasetin eseri. Sonuç mu? Mağdur olan yine vatandaş.

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi, bu çarpık düzenin aynası gibi. KKTC’yi temsil edecek liderin, iki isme sıkışmış bir tabloyla sunulması, halka açık bir mesaj veriyor: “Biz kimi istersek, biz nasıl istersek, biz kimi yönetirsek.” Bu, malumun ilanı değil de nedir? Sayın Ersin Tatar ve Sayın Tufan Erhürman, son beş yılda performanslarıyla bu tabloyu netleştirdi. Türkiye ile uyumlu bir çizgi izlediler, evet. Ama bu uyum, ülke çıkarlarından çok parti dinamiklerine ve taban konsolidasyonuna hizmet etti. 

UBP ve CTP, dışarıdan bakıldığında zıt dünyalar gibi görünse de, ülke siyasetine katkıları tartışmalı. Halka şirin gözükmek uğruna, İTEM Yasası ya da İmar Yasası gibi maddi hatalarla dolu kararlar aldılar. Bu hatalar, sadece kaynak israfı değil, aynı zamanda halkın güvenini tüketen birer yara. 

Peki, çözüm ne? Cumhurbaşkanının parti gölgesinden sıyrılıp ülke siyasetine odaklanması şart. Tabanı memnun etmek yerine, sahada aktif, tanınır ve vizyoner bir liderlik gerekiyor. Parti merkezli adaylar yerine, KKTC’yi uluslararası arenada liyakat ve asaletle temsil edebilecek bir isim gerekli. Düğünlerde, cenazelerde boy göstermek ya da kelime cambazlığı yapmak değil; bilgi birikimi, uluslararası saygınlık ve farkındalık yaratacak bir duruş bekliyoruz.

Albert Camus’nün dediği gibi: “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” Biz de KKTC’yi tanımak için yıllardır özgürlük ve tanınma mücadelesi verenlerin özlemine bakalım. Bu halk, çözüm için bedel ödedi, hasret çekti. Şimdi sıra, liyakate dayalı bir liderlikte. Artık taban siyasetinin değil, ülke siyasetinin zamanı.

What's Your Reaction?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow