Yapay Zekâ Düzenlemeleri: Türkiye ve KKTC Yasa Hazırlıklarına Ne Kadar Hazır?
Teknoloji öylesine hızlı bir şekilde hayatımıza entegre oluyor ki, bazı alanlarda ne yaşadığımızı anlamadan dönüşümün ortasında buluyoruz kendimizi. Bu dönüşümün başrol oyuncularından biri hiç şüphesiz yapay zekâ (YZ). Son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye'de, hatta KKTC’de bile yapay zekâ ile ilgili gelişmeler baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Ancak şu soruyu sormadan edemiyoruz: Bu hızla gelişen teknolojilere karşı yasa yapıcılarımız ne kadar hazırlıklı?

Teknoloji öylesine hızlı bir şekilde hayatımıza entegre oluyor ki, bazı alanlarda ne yaşadığımızı anlamadan dönüşümün ortasında buluyoruz kendimizi. Bu dönüşümün başrol oyuncularından biri hiç şüphesiz yapay zekâ (YZ). Son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye'de, hatta KKTC’de bile yapay zekâ ile ilgili gelişmeler baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Ancak şu soruyu sormadan edemiyoruz: Bu hızla gelişen teknolojilere karşı yasa yapıcılarımız ne kadar hazırlıklı?
Yasa mı teknolojiyi takip eder, teknoloji mi yasayı?
Geleneksel olarak teknoloji, çoğu zaman hukukun birkaç adım önünde koşar. Elimizde ChatGPT gibi metin yazabilen modeller, yüz tanıma sistemleri, sürücüsüz araçlar, robotik cerrahlar var... Ancak çoğu ülkede bu teknolojilerin sınırlarını çizen net yasal çerçeveler hâlâ oluşturulmuş değil.
Türkiye, 2021 yılında “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi”ni yayımlayarak bu alanda önemli bir adım attı. Stratejinin içinde etik ilkelerden, veri güvenliğine kadar pek çok konuda başlıklar var ama hâlâ somut yasa metinlerine dönüşmüş değil. KKTC cephesinde ise henüz stratejik bir belge ya da yol haritası bile yayımlanmış değil. Yani Kıbrıs’ta yapay zekâ konusunda farkındalık oluşmaya başlamış olsa da, hukuki altyapı açısından henüz emekleme aşamasındayız.
Yapay Zekânın Etik Sınavı
Yapay zekâ yalnızca bir teknoloji değil, aynı zamanda derin bir etik tartışma alanı. İnsanların özel hayatına müdahale edebilir, önyargılı kararlar alabilir ya da kötü niyetli kişilerin elinde bir silaha dönüşebilir. Bu yüzden sadece teknik değil, felsefi ve toplumsal bir hazırlık da gerekiyor.
Türkiye’de etik kurulların kurulması ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi yönünde bazı güzel gelişmeler olsa da, uygulama noktasında hâlâ ciddi boşluklar mevcut. KKTC’de ise etik konusu neredeyse hiç gündeme gelmiş değil. Oysa yapay zekâya dair etik ilkeler belirlenmeden, hukuki metinler ne kadar yeterli olabilir?
Yasaların Geleceğe Bakması Şart
Birçok ülke, yapay zekâya özel regülasyonlar oluşturma yoluna gitti. Avrupa Birliği, “AI Act” adını verdiği kapsamlı bir yasa taslağını hazırladı bile. Bu yasa, yapay zekâ sistemlerini risk seviyelerine göre kategorize ederek her seviyeye özgü denetim ve izin mekanizmaları getiriyor. Türkiye ve KKTC için de benzer bir vizyon şart.
Mevzuat sadece var olan sistemlere değil, olasılıklara da hazırlanmalı. Yani, bugün olmayan ama yarın karşımıza çıkabilecek senaryolara karşı da yasal refleksler geliştirilmek zorunda.
Sonuç: Geç Kalmadan Harekete Geçmeli
Türkiye ve KKTC, genç nüfusları, teknik yetenekleri ve stratejik konumları ile aslında yapay zekâ alanında büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin sorumlu ve etik bir biçimde yönetilmesi için güçlü bir yasal zemine ihtiyaç var.
Sadece bakanlıkların ya da regülatörlerin değil; üniversitelerin, STK’ların, teknoloji girişimcilerinin, hukukçuların ve vatandaşların da bu sürece aktif şekilde katılması gerekiyor. Yapay zekâ artık bir bilim kurgu unsuru değil; gündelik hayatımızın bir parçası. Bu yüzden hukuki hazırlığın da bilim kurgudan çıkıp gerçekliğe dönüşme zamanı geldi.
What's Your Reaction?






