Konu Ne Zaman "Anavatana Saygı Eylemi"ne Dönüştü?
Baştan beri konunun bir kız evladımızın başörtüsü meselesi olmadığı açıktı. Bu, iktidarın ve gelecekteki hükümetin elini güçlendirmek adına kurgulanmış kirli bir oyundu.

Baştan beri konunun bir kız evladımızın başörtüsü meselesi olmadığı açıktı. Bu, iktidarın ve gelecekteki hükümetin elini güçlendirmek adına kurgulanmış kirli bir oyundu. Bu oyunla, bir kız çocuğu ve ailesi üzerinden; dolaylı olarak da eğitimin mihenk taşı olan öğretmenler kullanılarak toplumun tepkisi ölçülmek ve belirli bir “kemik kitle” oluşturulmak istendi.
Münferit söylemler ve girişimler, toplumun genelini bağlamadığı gibi, sistemsel değişim için de yeterli gerekçeler olamaz. Konuyu ısrarla gündemde tutmak ve bunu yaparken toplumun sinir uçlarıyla oynamak, bilinçli ve art niyetli bir hareketin başlangıcıdır. Bu süreci başlatanların ya da destek verenlerin iyi niyetli olduğunu düşünmek ise, en hafif tabirle saflıktır.
Ülkenin mevcut sosyo-kültürel yapısı, özellikle kolayca verilen vatandaşlıklarla ciddi biçimde sarsılmaktadır. 2024 yılı itibarıyla 4.431 kişiye vatandaşlık verilmiş; bunlardan 610’u istisnai, 3.821’i ise Bakanlar Kurulu aracılığıyla vatandaşlığa kabul edilmiştir. Bu da, vatandaşlık politikasının aidiyet duygusunu zedeleyerek sistematik bir biçimde manipülasyon amacıyla kullanıldığını göstermektedir.
Peki ya bu süreci kaşıyan ve destekleyen kitlenin amacı ne?
Yukarıda da belirttiğim gibi, aidiyet hissi zayıf ya da dışlanmış hisseden kitleyi sahiplenmek; çünkü devlet kaynakları artık tüketildi. 42 yılda kurulan 28 hükümetin en büyük kozu, sınavsız kadrolaşma, kırsal kesim arsaları, sanayi arazileri, mandıra yerleri ve usulsüz ihalelerdi. Ancak artık “deniz tükendi”. Yeni kozlar, ideolojik ayrışmalar, kutuplaştırılacak kitleler, mezhep ve din ekseninde yürütülecek siyasi haritalar olacak gibi görünüyor.
Bugün yaşananlara karşı toplumun verdiği tepki ise, gelecekte siyasiler için bir uyarı niteliğindedir.
What's Your Reaction?






