Kendini Keşfetme ve Özüne Dönüş

Hayat, hepimiz için farklı bir anlam ifade ediyor. Kimimiz için bir arayış; kim olduğumuzu, neden burada olduğumuzu ve evrenle olan bağlantımızı anlamaya çalıştığımız bir yolculuk. Kimimiz için geleceği garantiye alma çabası, kimimiz için görünür olma, önemli bir iş başarma. Her bireyin yaşam motivasyonu farklı. Benim motivasyonum ise bilinmeyene duyduğum garip bir merak. Bu da benim varoluşum ile ilgili farklı bir harita çizdi. Hep bir reçete aradım. Hani dert varsa derman da var ya, ben o derman kısmına takıldım.

Biri bana derdini söylese, es kaza, hani gayriihtiyari rahatlamak için anlatır ya insan; ben böyle algılamıyordum. Hani bırak rahatlasın, değil mi? Yoo, öyle olmaz! Bu konunun dermanı ne olabilir? Kafada hemen bir milyon soru. İnsan kendi derinine giderken, ilk başlarda herkesin bunu yapmasını istiyor. Ben de yolculuğum boyunca dertlere bulduğum reçeteleri herkes kullansın, iyi olsun istedim. Bu yol beni buralara kadar getirdi; spiritüel danışman oluverdim.

Spiritüel yolculuk, dış dünyada değil, ruhun derinliklerinde gerçekleşir. Spiritüel yaşamın özü, bu içsel yolculuğu başlatmaktan geçer. Peki, kendimize doğru bu adımı nasıl atabiliriz? Unutmamak gerekir ki her birey farklı bir hikâyenin ürünüdür. Her birimizin geldiği kökler farklı olduğu gibi, yolculuğu, deneyimleri, hatta bu deneyimlerden taşıdığı izler de farklıdır. Bununla birlikte, ilerleyeceği yol da farklıdır.

Zaman zaman kolaylaşıp, zaman zaman zorlaşabilir farkındalık yaşamak. Mühim olan, yaşadığımız hikâyelerin içinde kaybolup gitmeden, her şeyin sadece olup bittiğini ve yerine farklı bir deneyimin geldiğini idrak ederek varlığımızı sürdürmeyi başarmaktır. Aksi durumda döngülerin içine hapsolarak hayatı ıstıraba çeviriyoruz.

Eğer bir döngünün içinde sıkıştıysanız ve hayat sizi hep aşağı doğru çekiyorsa, bir nefes alarak başlamak iyi olabilir. Sonrasında, her ne yaşıyorsak olduğu haliyle kabul etmek ve bununla birlikte “Bundan daha iyisi nasıl olur?” sorusunu sorarak olasılıkları açmak, yükselişe geçecek bir yol açabilir. Döngünün içinde kalıp, “Bu nasıl olur, bunu nasıl yapar, bana ha, bunu kabul etmiyorum” gibi cümleler kuruyorsanız, biliniz ki çözüm bu değil.

Nasıl ki bir bilim insanı önce şu anda olanı görüp sonra “Nasıl oluyor?” diye sorarak araştırmalar yapar ve bu yöntemle farklı hikâyeler yazılıyorsa, bizim içinde bulunduğumuz olaylar da buna benzer. Çıkış bileti, olanı net bir şekilde kabul etmektir.

Örneğin; her akşam alkol alıyorsanız ve “Ben alkolik değilim” diyerek yaşamaya devam ediyorsanız, döngü hep aynı şekilde seyredecek. Hatta gittikçe daha da sertleşerek önünüze gelecek. Veya partner durumunuz kötü. Her gün kavga, her gün ıstırap. Ve siz “Beni çok seviyor, ben de seviyorum” diyorsanız, biliniz ki ıstırap daha da büyüyerek gelecek.

Zannediyoruz ki birisi bizim için bir şey yazdı ve biz onu oynuyoruz. Birileri sebep oldu, bizi ayırdı zannediyoruz. Paramız olmadığı için aşağılanıyoruz zannediyoruz. Annemiz bize travma yarattı, biz de böyle olduk zannediyoruz. Başkalarını suçlayarak, kader diyerek, sabrederek bir ömrü harcayıp gitmek iyi bir fikir değil. Bunun yerine, bulunduğunuz yerin kendi yaptığınız seçimlerin bir sonucu olduğunu fark ederek değişime başlayabilirsiniz.

Reçeteyi dışarıda aramaya gerek var mı? Kendinize ait tüm tanımlamalara tek tek bakarak yol alabilirsiniz. Şöyle düşünmek işimizi kolaylaştırabilir belki: Bir oyundasınız sanki. Bir yerden daldınız oyuna. Önce nerede olduğunuzu, kendinizi bilmek; sınırlarınızı, yapıp yapamayacaklarınızı, sizi kızdıran ve oyundan çıkarabilecek şeylerin neler olabileceğini anlamak daha iyi olmaz mı? Elbette, bu oyunu kendiniz için kazanmak istiyorsanız.

Bulunduğunuz yeri mi beğenmediniz? Sorun bakalım, bunu değiştirmek için neler yapabilirsiniz. Örneğin, bir şirkette çalışıyorsunuz ve istediğiniz terfiyi bir türlü alamıyorsunuz. Size “Bana seansa gelin” diyemeyeceğim için şöyle diyorum: Bir bakalım, bu terfi için ne yapmanız gerekiyor? Yeteneklerinizi nasıl geliştirmeniz gerek? Veya öyle bir pozisyon gerçekten var mı? Önce duruma bir bakmak gerek.

Bir problemi çözmek için doğru analiz şart. Birçoğumuz, egosal durumlardan dolayı süreci önyargılı bir şekilde kavrıyoruz. Her şeyin bize karşı yapıldığını zannediyoruz. Böyle zannettikçe çatışıyor, savaşıyor, nefret ediyor, suçluyor, yargılıyor ve frekansımızı düşürüyoruz. Sonrasında ise malum, dertler, kederler geliyor.

Biraz dışarıdan bakmak, bir nefes alıp gevşemek, etraftaki güzellikleri fark etmek; savaşı bırakmak ve oyunu daha eğlenceli hale getirmek için harekete geçmek belki daha iyi olabilir.

Haydi, bırak zavallı olmayı, kurban olmayı, kurtarıcı olmayı ve hayatının merkezine otur. Ne yaşadığını ve ne istediğini tanımla. Seçimlerini yap. Şikâyet etmeyi bırakarak, elinden geldiğince daha güzel bir yaşam sürebilirsin. Belki oyuna çok zor bir yerden girdin, bunu da bilerek ona göre ilerlemek gerek.