Liberal Yıkım

Jun 12, 2025 - 09:25
Liberal Yıkım
           
               

Kuzey Kıbrıs’ta toplum, yıllardır liberal çevrelerin sunduğu boş vaatler arasında sıkışmış durumda. “Birey özgürleşsin, devlet küçülsün” diyerek halka umut satan bu zihniyet, kamu yararını yok sayarak toplumsal çöküşün sessiz mimarı oldu. Sağlık hizmetleri çökerken, eğitim sistemi niteliksizliğe mahkûm edilirken; bu çevreler, özgürlük anlatılarıyla vitrini süslemeye devam etti. Oysa özelleştirilen her hizmet halkın cebinden çalınan bir hak, geri çekilen her kamu yatırımı ise çocuklarımızın geleceğinden eksilen bir güvencedir.

Liberal görüş, toplumun kolektif reflekslerini kırarak bireyin yalnızlığına yatırım yaptı. “Her koyun kendi bacağından asılır” anlayışıyla işsizlik, yoksulluk ve göç gibi yapısal sorunlar bireysel başarısızlık gibi sunuldu. Sosyal devletin çöküşü, “verimlilik” adı altında pazarlanarak normalleştirildi. Oysa bu halkın ihtiyacı yalnızca özgürlük değil; aynı zamanda güvence, eşitlik ve toplumsal adalettir.

Liberalizmin Kuzey Kıbrıs halkına verdiği en büyük zarar, umudu kurumsuzlaştırmak oldu. Herkesin yalnızlaştığı bir düzende, ne sendikalar güçlü kalabildi ne de toplumsal hareketler. Örgütsüzleştirilen halk, her krizde çaresiz bırakıldı. Ve bu yıkımın mimarları hâlâ kendilerini ilerici sanıyor.

Kuzey Kıbrıs’ta liberal anlayış yalnızca halkı değil, devletin temel dinamiklerini de felç etti. Kurumların içi boşaltıldı, kamu hizmetleri küçültüldü, liyakat “verimlilik” adı altında keyfiyete kurban edildi. Yıllardır sürdürülen “kamusal olan kötüdür” propagandasıyla devlet, halkına yabancı bir organizmaya dönüştürüldü. Bu boşlukta siyasetin kendisi anlamını yitirdi; seçilmişler karar alamaz, atananlar hesap veremez hâle geldi.

Yargıdan eğitime, ulaşımdan denetim mekanizmalarına kadar her alanda hissedilen kurumsal çöküşün temelinde, liberal politikaların kamusal sorumluluktan arındırılmış yapısı yatmaktadır. Bütçeler küçüldü, denetim zayıfladı, kamusal planlama yerini bireysel inisiyatiflere bıraktı. Sonuç ortada: keyfilik, istikrarsızlık ve derinleşen kamu güvensizliği.

Devletin asli görevi halkın çıkarını korumaktır. Ancak liberal söylem bu görevi “piyasa düzenleyiciliği” gibi dar kalıplara sıkıştırdı. Devlet, halktan değil sermayeden yana konumlandı. Bu da halkla yönetim arasındaki bağın kopmasına yol açtı.

Bugün yaşadığımız siyasi tıkanıklığın kökeninde yalnızca partisel başarısızlıklar değil, bu ideolojik çürüme de vardır. Kuzey Kıbrıs’ın yeniden ayağa kalkması için önce liberal enkazın kabul edilmesi, ardından kamucu, adalet temelli yeni bir anlayışın inşa edilmesi şarttır.

What's Your Reaction?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow