VAKİT SEVME VAKTİDİR VAR MISIN KALBİNİ AÇMAYA?

Buzdan bir pencereden olanları izliyorum. Seyrettikçe kanım donuyor. Sosyal medyada gezinirken, insanlar tarafından bağlanarak yakılmış bir köpek cesedi gözüme ilişiyor. Utancımdan bakamıyorum sayfaya. "Aa," diyorum, "utanarak bahsettiğimiz insanlığın karanlığa gömüldüğü Orta Çağ'da mıyız?" Gözlerimden bir korku geçiyor; "Bizi de yakarlar mı bunlar?" Tarifsiz korkuyorum, sonra korku yerini yavaş yavaş öfkeye bırakıyor. "Bu ne ya!" oluyorum. Küçük kızlar görüyorum; kaybolmuş, ağlayan, yaralı yüzler, çaresiz eller görüyorum. Hangi ara bu kadar zalim olduk bilmiyorum. Olup bitenleri kanım donmuş şekilde, sunulan ekranlardan izliyorum.
Biz düşler kurarken, hangi ara "üstler" kurdular bu sokaklarda? Tanklar saldılar ortalığa. Nasıl olduğunu anlamadan düşman belleyiverdik başkalarını. Gülen yüzlerimiz soldu, atan kalplerimiz dondu mu? Ne oldu bize? Hangi ara sofrasında yediğimiz, soframızda yiyen insana, kapımızda yatan hayvana, uçan kuşa düşman olduk? Hangi ara kalplerinizde kök saldı kötülüğün naraları?
Evet, şaşkınlıkla tanıklık ediyorum kötülüğün hızla meşrulaştığı dünyaya. Bir şey yapmak istiyorum ben de, birçoğumuz gibi. İstiyorum ki birileri gelsin, adaleti getirsin, hesap sorsun. Bir taraftan öyle inanıyoruz ki kötülüğün düzenine, gücüne. Bir taraftan ise değişsin istiyoruz.
Vakit iyilik için bir şey yapma vaktidir. Biz değişmezsek hiçbir şey değişmeyecek. Kalplerimiz korku yerine sevgi ile dolmazsa hiçbir şey değişmeyecek. Bu nedenle yazılarımda o çok özlediğimiz sevginin altını çiziyorum.
Çağımızdaki ikili ilişkilere bakıyorum; dandik dandik yaşanıyor. Kalbini ortaya koyan, ateşi yakan yok. Karşılıklı paslar atılıyor. Ortada oyun yok tabii, oluşmuyor. Sonra da oyuncuların canları sıkılıyor. Bitmeyen karanlık bir arayışa dönüyor ilişkiler. Hep mi falso be? Her birimiz sayfalarca ihanet hikayesi yazabiliriz. Ama fazla bağlamayalım, vs... Ee, ilişki olmuyor ki bağlanmadan.
Ticari ilişkilere baksan, hepten boka varmış. "Hepsini kazanayım" istiyoruz, diğerine kalmasın hiç. Nereye kayboldu o üreticisini kollayan, sözüne güvenilir ticaret adamları?
Yani anlayacağınız, ne denizimiz deniz, ne bulutumuz bulut. Bir karanlık çağ yaşanıyor; insanların çürüyüşlerine tanık olduğumuz, ayıbın yorgan altından çıkıp her yanı sardığı bir çağ yaşanıyor.
Peki ne yapacağız? Uyanık olacağız bir kere. Her duyduğuna, gördüğüne inanmayıp soracağız. Kalbimizin sesini daha da duyacağız. Masal dinleyen bir çocuk edasıyla değil, gerçek sevmeye, sevgiye inanacağız. Birbirimizden özgürleşmek yerine, korkularımızdan özgürleşeceğiz. Ne olur ki biz birini seversek o bizi sevmezse? Ne olur ki biraz acı çekersek? Ne olur ki azıcık mutsuz olsak, ağlasak? Yaşamaya, denemeye değmez mi?
Açacağız demir kapılarımızı, koyacağız yüreklerimizi masaya; "Merhaba!" diyeceğiz bu aşık olunası dünyaya. "Merhaba, ben de varım."
Çık ırkların, dinlerin, milletlerin üzerine. Yok mu tüm katmanlarda senin sevgini hak eden güzel insanlar? Elbette var.
Evet arkadaşlar, yarım asırlık kadınım ve tanık olduğum şeyler benim de hiç hoşuma gitmiyor.
Lakin biliyorum ki her şey bir değişim içinde ilerler. Hiçbir şey sonsuz değil. Biz takılı kalmazsak, obsesyon olmazsak, duygular gelip geçer.
Bu yüzden vakit daha çok sevme vaktidir.
Birileri belki ölümsüzlüğü bulmak üzeredir, bilmiyorum. Şimdilik bildiğimiz tek gerçek ölecek olduğumuz. Lakin en unuttuğumuz şey de bu. Ortalama yaşımız belli olmasına karşın, sanki bize ölüm yok. Ölüm sadece başkalarına.
Öyle korkuyorum ki aç kalmaktan; her şeyi biriktirmeye devam ediyorum. Sahip oluyorum, kullanamıyorum bile, saklıyorum sonraya. Eskiyenleri de biriktiriyorum, "Bir gün lazım olur" diye atamıyorum. Öyle korkuyorum ki dışlanmaktan; gerçek fikrimi kimse bilmiyor. Aşkla yaptığım her şeyi bir kenara fırlatmam bekleniyor yaşamak için. Kuzu kuzu öyle de yapıyorum. Kalbimin değer verdiği ne varsa fırlatıp atıyorum. Zannediyorum ki hiç ölmeyeceğim. Biri bana fısıldadığında bir yarım asır daha yaşamayacağımı, uyuz oluyorum, gücüme gidiyor, alınıyorum.
Kalp mutlu olmazsa mutluluk olmuyor maalesef. Akıl oyunları oyunu kazandırır belki, fakat mutlu etmiyor.
Vakit sevme vaktidir. Yolunuzun güzel kalpli insanlarla kesişmesi dileğiyle bu haftayı bitiriyorum.
What's Your Reaction?






